Sadakatsizlik
Araştırma verileri dikkate alındığında sevgi bağının bitmesi evliliklerin bitmesinde ilk sebep olarak karşımıza çıkarken; sadakatsizlik üçüncü sırada yer alır. Buna rağmen ilişkilerde sadakatsizliğin, kayıtlı verilerden çok daha fazla yer kapladığını söylemek yanlış olmaz. Sadakatsizlik sonrası ilişkisine şans veren çiftlerin sayısının fazlalığı kadar; ne kadar dile gelmese de sadakatsizliği bilinçli ya da bilinçdışı sebeplerle yadsıyan çiftlerin sayısı da oldukça fazladır. “Ailede sır yoktur, konuşulmayan gerçekler” vardır sözünün tam karşılığı olan bu durum çoğu çift tarafından karşılıklı yapılmış, sessiz bir anlaşma gibidir. Bu duruma genelde duygusal yatırımın azaldığı hatta yok olduğu ama ilişkinin sosyal ya da ekonomik sebeplerle devam etmesinin avantajlı olarak görüldüğü, toplumsal cinsiyet rollerinin sıkı sıkıya benimsendiği evliliklerde rastlanır. Tüm bunlara ek, yaygınlığının negatif bir sonucu olarak ortaya çıkan “herkes yapıyor” algısının, bir süre sonra kişilerde “izin verici düşüncelere” yol açması nedeniyle yaptığı şeyi gizli kaldığı müddetçe sadakatsizlik olarak değerlendirmeyen insanlarda oldukça fazla. Hal böyle olunca istatistikler olgunun küçük bir kısmını gözler önüne sermektedir.
Literatür sadakatsizliğin türlerini, sebeplerini, sonuçlarını araştırarak anlaşılamayanı anlaşılır kılmaya; popüler kişisel gelişim ise konuyu maddelere ayırmaya devam ededursun; ateş düştüğü yeri yakıyor. Duygusal, cinsel, sanal sadakatsizliğin her türü ilişkisine duygusal yatırım yapmış, sevgi bağı devam eden insana travma etkisi yaşatıyor.
Sadakatsizlik psikolojide zorlayıcı yaşam krizleri arasında yer alır. Sadakatsizliğe uğrayan insanların yaşadığı acı deneyimi dikkatle incelendiğinde, travma sonrasında görülen ağır etkilerle benzerlikleri dikkat çekicidir. Şok, öfke, kendini suçlama, güvenlik algısının kökten, ani ve sert bir şekilde değişmesi, benliğin zarar görmesi, kimlik kaybı, yoğun depresyon belirtilerinin ortaya çıkması… “Her şeyin sıradan olduğu bir gün” ani tatsız yeni bir girdi ile başlar her şey, yani aldatılan aldatıldığını öğrenir. İçinde bulunulan dünya kişinin bildiği- tanıdığı dünya değildir o saatten sonra. Geçmiş, şimdi ve gelecek birbirine karışmış, iç içe geçmiş gibidir.
Paylaşmamak haline, gizli olma durumuna “mahremiyet” denir. Özel-yakın ikili ilişkilerde başat bir değerdir. Mahremiyetin izinsiz işgal edilmesi açısından sadakatsizlik; başka bedenlerin ruha bir tür istilası olarak değerlendirilebilir. Aslında herkes bilir ki sadakatsizlik yapanın meselesidir, onun seçimidir ancak her koyun kendi bacağından asılacak olsa da günün sonunda, aldatma eyleminin ağır etkileri sadece eylemi gerçekleştiren kişinin kendine özel değildir. Bu haliyle sadakatsizlik; “ben yaptım, sonuçlarına da ben katlanıyorum” meselesinden oldukça uzaktır. Eylemi gerçekleştiren tek kişi olsa da; yaralı aldatan, aldatılan ve ilişkileridir. Bu nedenle sadakatsizlik sonrası bozulan çift ilişkisi bitirilecek olsa da, onarılıp devam edilecek olsa da kayıp çok yönlüdür ve ilişkide çok yönlü bir çok acı yaşanır. Terapist olarak bizler sadakatsizlik ile çalıştığımızda önce çiftlerin kendi içlerinde yaşadığı acıya ve kayıplara, sonra ilişkiyi onarmaya, en son ise yaşananlara anlam bulmaya yönelir ve çifti de buna yönlendiririz. Sadakatsizliğin hiç bir haklı nedeni olmasa da, anlam bulma aşaması ilişkide/çiftte/kişide varolan ve sadakatsizliğin sızmasını kolaylaştıran çatlakların belirlenebilmesi, kavranabilmesi ile devam ettirilecek ilişkileri için bireysel olarak sorumluluklar alabilmeye gönüllü olmak, çift olarak ise ortak bir amaç için yeniden koalisyon kurabilmeyi sağlaması bakımından önemli bir aşamadır.
Acı yaşaması zor bir duygu olsa da; hayatınızda içtenlikle değer verdiğiniz şeylerin olduğunu göstermesi bakımdan bizleri insan kıldığı gibi; içinde barındırdığı bilgileri anlayabilirsek mükemmel bir öğretmendir aynı zamanda. Yapılan araştırmaların gösterdiği gibi sadakatsizlik sonrası ilişkisine şans veren insanların oranının fazlalığı kadar, ilişkinin sadakatsizlik öncesindeki dönemden daha doyurucu hale gelmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu durum ilişkisini sonlandıran kişiler içinde geçerlidir. Yaşadığı zorlayıcı deneyim sonrası kendiyle ilişkisini güçlendirerek, krizi fırsata çeviren kişilerin varlığı azımsanmayacak kadar fazladır. Tüm bunlar bize, acıyı rehber olarak kullanabilmenin gücünü gösterir.
Uzm. Psikolog Seliyha Elbeyoğlu
MyKlinik.